1/18/09

Zeytin

Tutunup bir dala agliyormus bir zeytin tanesi.
Dusecegi gunun hesabini yaparken anlamis sonun geldigini.
Bilmezmis ki bahcivan'in onu toplayip salamura edecegini...

Aglamis goz yaslarini icine bir katran gibi akitarak.
Simsiyah olmus ici, karalar baglamis.
O kadar yogunmus ki goz yaslari, gozlerinden akamaz olmus artik...
O kadar safmis ki icindeki binlerce derde deva olmus.

Oysa sadece kendi kendine uzulen bir zeytin tanesiymis o...
Karalar baglamis ici, cekirdegi tastan kati...

Kendine asik olmus sonra o zeytin...
Unutmus geldigi yesilligi, burunmus siyahligin matemine...
Teninin yumusakligina aldanmis, sunmus kendini yaglarin zenginligine...
Bahcivan'i bile unutmus kendini sevmekten...
Tek kurtulamadigi tastan kalbiymis ortasinda duran...
Kurtulmaya calistigi seyin onun baslangici oldugunu goremeden yasamis senelerce bir sofraya sunulana kadar...
Aramis gozleri kahvalti sofrasinda bahcivan'i...
Yokmus...
Birakmis kendini bahcedeki kahvalatinin kollarina.
Umitlerini yitirmis yumusak bedenine batan dislerin hoyratligiyla...
Cekirdeginden dogup buyuyecegi gelmezmis bile aklina.
Bilemezmis, goremezmis o kadar otesini...
Bir zeytinmis sunun surasinda, bilemezmis kendinden berisini...

No comments:

Post a Comment