1/13/10

Hikaye

Celaleddin  ile Semsettin'nin arasindaki bagi bilenler bilir. Kimileri der ki cinsel bir baglantidir, kimileri der ki Celaleddin, Semsettin'nin yuzunde gormustur Allahi.
Sayfalarca okumadim yazilananlari. Tasavvuf ile cok hasir nesir degilimdir.
Ama Celaleddin'nin yazdiklari...
Yazdiklarini okuyanlarin bunlari umursamayacagini dusunmekteyim.
Buyuk olmak boyle birsey sanirim.

Aralarindaki "ask" oyle birseyki, soylenenlere gore ikiside birbirinin aynasi olmus. Birbirlerini aydinlatmislar.
Semsettin gormus, gecirmis. Sindirmis bilgiyi. Kitaplardan gormemis cogu seyi.
Celaleddin ise son derece bilgili.
Kavusmuslar ve aydinlatmislar, doldurmuslar bosluklarini.
Bir uyanis hikayesi aslinda bu.

En guzel siirlerini, butun yogunluguyla Semsettin'e yazmis Celaleddin.
Ictenlikten gecilmeyen siirler, yazilar...
Cektigi aciyi dizelerden bile hissettirebilen saheser adeta her biri.
---
Zor zamanda okunulmaz bunlar. Hatirlanmazlar. Hatirlanmak istenmez bu siirler.
Giden gitmistir, hatiralarla kalinmak istemez.
Aslinda onun biraktiklaridir aydinlanmamizi saglayan degil midir?
Unutmak degildir hicbir zaman. Hatirlamaktir en ince detayina kadar.
Gelisini de, yasayisini da, gidisini de...

Semsettin gitmistir, Celaleddin kapanmistir. Kapattiginda yemek yemez, konusmaz.
Eskisi gibi degildir.
Aynasi gitmistir.

Gittigini kabullenmemistir Celaleddin.
Kabullendiginde ve kalktiginda...
Biraktiginda ve gordugunde aslinda Semsettin'i icinde yasattigini..
Nirvana'ya ulasmistir iste o zaman!

Unutmus mudur peki Semsettin'i?
Hayir... Hatta "Yandim" der gidisi icin...
Dogmustur kullerinden tekrardan...
ve o zaman Mevlana olmustur Celaleddin Rumi...

1/12/10

Efe

Dusunuyordum hep yazayim diye bu konu hakkinda.
Yazmanin zamani geldi de geciyor anladigim kadariyla.

Koca bir yilin degerlendirmesi kuskusuz bundan daha uzun surer, surmelidir ya da...
Anlatirim da geregini goremiyorum artik her bir dosyayi acmanin kafamdaki.
Polis karakolunun en ucra koselerinde kalan. Acilip okundugunda her insana dokunacak dosyalar mutlaka...
Gerek yok acmaya artik. Sadece yeri ve zamani onemlidir.
Gelir hepsinin faili mechulu vicdan kiyilarina...
Neyse sapmasin konu...

2009 gidenlerin yili olmus.
Onu farkettim ben.
Sindirdim sonra alkollu gecelerde alinan yemek gibi.
Hani yersin, sabaha cikar ya alkolun etkisiyle.
Miden kabul etmez adeta...
O ne kadar sindiriliyorsa ben de o kadar sindirdim o dosyalari.
Tozlu raflara koydum sonra hepsini.
Orada durmalari degistirmedi olduklarini...

Gitti tek tek herkes. Baktim ben yerimde sayiyorum.
Ben de ufak degisiklikler yasiyorum aslinda.
Benim icin ufak, insanlik icin buyuk adimlar bunlar aslinda... Caktirmiyorum sadece...
Beni bir adim daha yaklastiracak degisimler bunlar.
Gercege tabiki neye olacak?

Ilk defa diyorum ki 2010 sakin gecmesin. Oyle bir gecsin ki "Ne ara yahu?" dedittirsin insana.
Yogun olsun, alabildigine...
Ceza ve Sezen Aksu sarkisi gibi olsun.
Bildigi gibi gelsin.
Ben mi? 2009'da yikilmadim, 2010'da niyetim yok pek.
Hatta 2010 daha kotu, daha "yalniz", daha "anlasilmaz" ve hatta daha cok "soru isaretleri"yle gecsin...
Oyle gecsinki anlayayim nedir ne degildir.
Kotu gecsin kisaca. Neden mi? Bunca sene iyi gecsin dedik, ne oldu? Ne degistiriyor?
Saldim cayira, mevlam kayira...

Bu yildan ne istiyorum ben?
Bu yildan huzur istemiyorum. Bu yildan mutluluk istemiyorum...
Okudugum bir fikrada bile gulebiliyorsam ben hala daha...
Raki bardaganin dibini de vurabiliyorsam hala daha icerken...
Hala daha icimde varsa su kilolari kaybetme istegi...
ve bu istege uyup hayatimda ilk defa, bunun icin birsey yapiyorsam ben.
Destegin alasini, sonsuzunu gorebiliyorsam etrafimdan ben hala daha...
Maneviyat anlaminda daha ne isteyeyim ki?
Maddiyat bu yilin ana fikri.
Abes olacak ama kullanirim heralde bu sene bir Aston Martin..
Alirim demiyorum, dikkatinizi cekeyim. Zor valla o ama bes senelik kalkinma planinda bulunmaktadir kendisi.

Kotu bir yazi degil bu, asla...
Ilk defa ben, bu kadar duygusal oldum hayatimda. Gidenlerin ardindan, biraktiklarinin ardindan.
Babamin ardindan...
Ailemin ardindan...
ve ilk defa dayandi elim yere bir sure... Oncekilerden uzunca bir sure.
Daha onceleri de dayanmisti, kim bilir kac defa daha dayanacak o el yere...
Sonra vurdum dizimi de yere...
Biliyorum ki kalkacagim ben o yerden ellerim iki yana...
Dedemin lakabi gibi ayni...
"Efe" gibi...